Bugün Erkam Tufan Aytav’ın sitemize verdiği röportajı okuyacaksınız. Medya dünyasının içinde bulunduğu durumu konuştuk kendisiyle. Röportaj sırasında manşetlerde kendiliğinden çıktı aslında. Erkam Tufan Aytav’ı bir çoğunuz tanırsınız aslında. Tanımayanlar içinde kısaca bahsedeyim. Bugün Tv’de ‘Erkam Tufan’la Analiz’ programını yapıyor. Basılmış kitapları vardır. Bence merak edenler kitaplarına bakıp alıp okumalı da. Daha önceleri radyo programı da yaptı Erkam Tufan Bey. Sohbetine doyum olmaz bir insan. Röportajı da sonuna kadar okuduğunuzda da aslında tanıyacaksınız kendisini. Kaçamak yapmadan net cevaplar var. İyi okumalar şimdiden
17 ARALIK SONRA MEDYADA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER OLDU. BELKİ DAHA ÖNCE ÖNCESİNDE DE BU DURUM VARDI AMA SON 1 YILDIR ARTIK GÖZLE GÖRÜNÜR HAL ALDI. SİZ NASIL DEĞERLENDİRİRSİNİZ?
17 Aralık sonrası makas daha da açıldı doğru ama hükümetin medyaya olan baskısı uzun zamandan beri vardı. Çünkü hükümetin bu konularda endişeleri vardı. Sabah’ın TMSF tarafından el konulup alınması, arkasından akşam gazetesi. Kendi kadrolarını işin başına geçirmesi… Tüm bunların Ak Parti’nin medyayı ele geçirme refleksiydi. Bunu da önemli oran başardı.
NEDEN BİR PARTİ MEDYAYI ELE GEÇİRMEK İSTESİN Kİ. SONUÇTA DOĞRU İŞLER YAPARSA ZATEN MEDYADA YER ALMAZ MI?
Bu konuda konuşmalarımızla Ak Parti’yi rahatlıkla dövebiliriz ama şunu da söylemek gerekir; Ak Parti’nin geleneği Refah Partisi çok dayak yedi medyadan. Bunun da kodları olan İslami kesim diyebileceğimiz o kesim hiçbir zaman kendisini medya da ifade edememişti ve iki iki buçuk medya vardı Özal döneminde. İki buçuk medyanın, buçuğunun bir parçasıydı o kesim. Dolayısıyla medya dindar kesim ve onun siyaset uzantısına her zaman engel oldu. Dolaysıyla böyle bir öfke birikmesi var Ak Parti siyasetinde. Hürriyet’in manşetinde ‘Muhtar Bile Olamaz’ dendi. Erdoğan, bunun hiçbir zaman unutmaz.
Dolayısıyla bu medya rahat bırakılırsa bizimle hiçbir zaman iyi geçinmeyecektir düşüncesinden hareketle Ak Parti ‘madem iktidara geldik bu medyayla bu iş olmaz. O zaman benim bu medyayı ele geçirmem lazım’ diye düşündü. Bu refleksle anlaşılabilir ama kabul edilemez bir düşünceyle medyaya el attı.
Bugün karşımıza üç tip medya çıktı. Pinokyo, penguen ve özgür medya. Pinokyo medyadan kastım halka gerçekleri değil de Erdoğan’ın istediği gerçekleri aktaran, yanlış bir şey söylerse arkasını toparlamaya çalışan parti medyasından bahsediyorum. Bunları ekonomik kaynaklarının havuzlarla sağlandığını duyduk ve bildik. Bunların yetmediği yerde 2 milyon gönder Süleyman denilerek desteklendiğini gördük.
KANIRTA KANIRTA MEDYAYI DİZAYN ETTİ
TMSF el koydu başına milletvekilini getirdi. TMSF el koydu başına yandaş iş adamı getirildi, yine TMSF el koydu başına damadının kardeşini getirdi. Bunu yaparken de kanırta kanırta yaptı.
2. kategori olan penguen medyasını da tehditlerle dize getirdiler. Bunu gezi olaylarında gördük. Adam çatısından baksa görecek ama ekrana getiremedi. İş adamları ihaleler uğruna dize geldi, biat etti. Bu medya Ergenekon davası üzerinden dize getirildi. ‘Bak Ergenekon’un medya uzantısı diye dava açarım görürsün’ diye tehdit edildi.
3. kategoride de herşeye rağmen özgürce yazan bir medya var.
17 Aralık sonrası bazı medya organlarında işten çıkarmalar oldu. Hatta Sayın İdris Bal’ın bu konu hakkında bir çalışması oldu. Buralardan insanlar neye göre işten çıkarıldılar?
İktidar partisi o adamı istemiyorsa bu patrona iletiliyor ve patron da gereğini yapıyor.
MEDYA TAKRİRİ SÜKÜN’DAN BU YANA EN REZİL DÖNEMİNİ YAŞIYOR
Partinin bu konularla ilgilenen bir grubu olabilir. Bu böyle devam eder bir süre. Benin yaşım 49 okuduğum ve gördüğüm kadarıyla medya ‘Takriri Sükun’dan beri en rezil dönemini yaşıyor. Bazıları abartılı bulabilir ama önceleri bu derece de olmamıştı. Biz 28 Şubat’ı da gördük o zaman bile bu kadar olmadı. Burada bir pervasızlık var. Artık güç bende diyen bir düşünce var. Bu düşüncedeki insanlar sokaklar da Polat Alemdar gibi yürüyüp posta koyup racon kesiyor.
CNN Türk’te 4 bir taraf programında, bir Ak Parti gazetecisi Nazlı Ilıcak’a ‘bizim sayemizde burada oturuyorsunuz’ dedi. Bu tarihe geçecek bir cümledir. Bu nasıl bir Türkiye ki; bizden kimi kastediyor. Olsa olsa Ak Parti kastediyordur. Demek ki CNN Türk’te programa çıkabilmek biz dediği yapının onayıyla oluyor. Bu bir itiraf.
MEDYA DA BİR DE ‘ALO FATİH’ MESELESİ VAR. MEDYA SEKTÖRÜ YENİ BİR TABİR KAZANDI NE DERSİNİZ?
Ben Alo Fatih’e tersten bakıcam. Ben Fatih’i biraz tanırım. Dikkat ederseniz Alo Fatih’le ilgili tüm tapeler de (Erdoğan bu tapeleri kendisi de kabul etti) sürekli Fatih’e kızıyor. Çünkü Fatih istenileni yapmıyor. Kızıyor olması misyonunu yerine getirmediği anlamına geliyor. Halbuki onun oraya gelmesi Ak Parti’nin gözü olması içindi. Buna rağmen Erdoğan’ın istemediği konuklar alınabiliyor ve yine Erdoğan’ın istemediği alt yazılar geçiliyorsa bu Fatih’in az da olsa direncini gösterir.
PEKİ AYNI ŞEY DEMİRÖREN İÇİN DE GEÇERLİ Mİ?
Demirören için aynı şey denebilir mi? Ondan emin değilim.
AK PARTİ DOĞRULARIN GERÇEKTEN KENDİ İNANDIĞI GİBİ OLDUĞUNU MU DÜŞÜNÜYOR YOKSA KENDİSİNİN DE YANLIŞ YOLDA OLDUĞUNU BİLİYOR AMA MECBUR MU? HANGİ BİLİNÇLE ŞU ANKİ YAYIN POLİTİKALARINI İZLİYORLAR?
Zor bir soru. Ama 17 Aralık sonrasında yaşananlar ortaya çıktıktan sonra artık Ak Parti’nin (Ak Parti’den kasıt Erdoğan ve o düşünceye sahip insanlar) içindeki insanlar ya bu işten yırtacak ya da bitecek. Dolayısıyla medya da eleştirel bir yazının çıkmaması lazım. Buna psikolojik olarak takatlari yok. Bundan sonra Ak Parti hükümeti medyaya olan baskıyı daha da artıracak. Bu dönemde Türkiye’de medya bedelini ödemek şartıyla özgür. Özgür olmak istiyorsan bedel ödemen gerekiyor.
Ak Parti havuç ve sopa yöntemini iyi kullanıyor. Bugün bir gazeteci işine son verilirse nerede iş bulacak? Halkın yüzde 63’ü medyaya baskı olduğunu düşünüyor.
PEKİ YÜZDE 63 BASKI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSA BU OYLARA NEDEN YANSIMIYOR?
Bu bizim demokratik bilinçsizliğimizi gösterir. Eğer benim düşüncem iktidardaysa iktidar baskı yapabilir. Çünkü o düşünce meşrudur ve pek çok medya kanalında yer alması gerekir düşüncesi hakim maalesef.
ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİ VE SEÇİLİR SEÇİLMEZ AKREDİTE UYGULAMASINA GEÇİLDİ? NEDEN?
Demek ki Cihan ve Zaman’dan saklanan bir şeyler olacak. Çankaya köşkü kimsenin tapulu malı değil. Kamusal alan. Medya da kamu hizmeti görüyor. Belli gazete ve televizyonları almıyorsa o zaman insanın aklına acaba neyden endişeleniyorlar diye sormaya başlanır.
SİZİN ŞUAN ÇALIŞTIĞINIZ İPEK MEDYA GRUBU DA YOĞUN BASKI ALTINDA. BU SİZE YANSIYOR MU?
Evet baskı var ama buna rağmen dimdik duruyor. Ben istediğim konukları alabiliyorum. Fazlasıyla özgürüm. Benim kadar rahat konuk alabilen kimse yoktur. Geçenlerde Hasan Cemal’i aldım. Seni uzun zamandır görmüyoruz ekranlarda dedim. Hasan Cemal ‘başka yerlerden çağırmıyorlar’ dedi. Bunun bir bedeli oluyor ve Akın İpek o bedeli ödüyor. Burunlarından fitil fitil geliyor. O yüzden Bugün gazetesi okuyucuları ve izleyicileri bunun farkına vararak sahiplenmeli.
SON OLARAK TRT VE ANADOLU AJANSI İÇİN NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Parti devletine giden Yeni Türkiye’de bu iki kurumda üzerinde düşeni yapıyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder